San Francisco’lu ünlü yazar Jack London’un kısa yaşamına sığdırmayı başardığı ünlü eserlerinden birisi de Uçurum İnsanları ( The People of the Abyss ) kitabıdır. Bu kitapta Jack London, 1902 yılı Londra’sının halini gözler önüne sermektedir. Açlığın ve sefaletin en ileri derecelerinin görülebildiği Doğu Londra sokaklarının manzaraları bu kitapta karşımıza çıkmaktadır.
Uçurum İnsanları Özeti – Konusu
Kitap yazarlığının yanı sıra gazetecilik de yapmış olan Jack London, 1902 yılında kılık değiştirerek Doğu Londra’nın yoksul mahallerini incelemeye başlar. O civarda bir oda kiralar, kılık kıyafetlerini mahalle halkınınki gibi olacak şekilde düzenler ve mahallelerde geziler yapmaya, halkla konuşmaya başlar. Bu mahallelerde yaklaşık olarak iki ay geçiren London’un anlattığı hikayelerin bazıları dehşet boyutlardadır. Yoksulluk ve sefaletin artık en ileri safhaları denebilecek düzeydedir. Buralarda yaşayan yoksulların tek bir isteği vardır; karınlarının doyması ve başlarını sokabilecek bir ev.
Bir iş sahibi olan ve çalışanların aldıkları ücretler, yarı aç yarı tok yaşamalarına yetecek kadardır. Üç, dört nüfuslu (bazen bu sayı altı yediye kadar çıkmaktadır) aileler tek bir odada yaşamaktadır. Ücretli işçilerin can sağlıkları ve güvenlikleri kesinlikle önemsenmemekte, ihmal ve fazla mesaiye bağlı her yıl yüzlerce işçi ölmekte, yüzlercesi sakat kalmaktadır. Düzenli işi olmayanların, düşkünlerin ve ihtiyarların durumu ise tamamen içler acısıdır. Şanslı olanlar geceyi düşkünler evinde geçirebilmektedir. Ancak düşkünler evinin kapasitesi ihtiyacın yarısını bile karşılayamamaktadır. Düşkünler evindeki şartlar da dışarıdan farksız gibidir. Dışarıda kalan insanların kaldırımda, evlerin diplerinde sokak lambalarının altında uyuması yasaktır. Ancak gündüzleri parkta uyuyabilirler.
Geceyi geçirebilecek bir yer bulamayan iki ihtiyarın durumunu şöyle anlatır Jack London: ‘’ Çamurlu ve balgamlı kaldırımlardan, portakal elma kabukları üzüm salkımları topluyor ve bunları yiyorlardı. Dişleriyle yeşil erik çekirdeklerini kırıyorlar, içlerini yiyorlardı. Fasulye tanesi büyülüğündeki ekmek kırıntılarını, kimsenin elma koçanı demeyeceği kadar kararmış ve pis elma koçanlarını topluyorlar bu iki adam onları ağızlarına atıyor ve çiğneyip mideye indiriyorlardı. Ve bu 1902 yılının 20 Ağustosunda saat akşamın altısıyla yedisi arasında dünyanın görüp görebileceği en büyük en zengin ve en kuvvetli imparatorluğunun tam göbeğinde oluyordu.’’
Yoksulluk sefalet ve düşkünler evine gitme korkusu sebebiyle işçi sınıfı arasında intiharlar görülmektedir. Ancak Doğu Londralılar’ın intihar etmeleri bile yasaktır. İntihar girişiminde bulunmak suçtur. London kitapta polis kayıtlarına geçmiş bazı intihar vakalarına da yer vermiştir.
Jack London’un Uçurum İnsanları kitabı toplumsal adaletsizliği tüm boyutlarıyla gözler ününe sermektedir. Jack London, bu eseri için şöyle demiştir: ‘’ Benim başka hiçbir kitabım genç kalbimi yoksulluğun böylesi kadar burkmadı.’’