Paulo Coelho Simyacı Konusu
Nobel ödüllü dünyaca ünlü büyük yazar Paulo Coelho, Simyacı romanında hazinesine ulaşmak için İspanya’dan Mısır piramitlerine kadar yolculuk yapan Santiago isimli genç bir koyun çobanının hikayesini anlatır. Coelho bu eserini yazarken Mevlana’nın tüm dünya tarafından başyapıt olarak kabul edilen Mesnevi’sinden esinlenmiştir. Simyacı, sürükleyici olmasının yanı sıra, öğüt verici ve yol gösterici bir eserdir. Santiago’nun yolculuk boyunca yaşadıkları, yaşamımız süresince hepimizin karşısına farklı şekillerde çıkan olaylar ve olgulardır.
Paulo Coelho Simyacı Özet
İspanya’da Santiago isimli genç bir çoban vardır. Bu çoban, işini zevkle yapmaktadır. Çünkü koyunlarını güderken farklı yerleri görmekte, değişik şeyleri keşfetmektedir. Aynı zamanda okumayı da çok seven bir çobandır Santiago. Yeni şeyler keşfetmeyi sevdiği için rahip okuluna gitmemiş ve çoban olmayı tercih etmiştir.
Santiago bir gece bir rüya görür. Rüyada bir hazineye kavuşmaktadır. Bir hafta sonra aynı rüyayı tekrar görür. Yünlerini satmak için şehre gittiğinde rüyasını falcı çingene kadına anlatır. Rüyasında bir çocuğun kendisini Mısır piramitlerine götürdüğünü ve orada bir hazine olduğunu söylediğini anlatır. Falcı kadın Santiago’ya Mısır piramitlerine gitmesini, çünkü orada bir hazine bulacağını söyler. Santiago yalan söylediğini düşündüğü için falcı kadına sinirlenir. Parasını ödeyip gitmek ister ancak falcı kadın parayı kabul etmez. Hazineyi bulduğu zaman onda birini getirmesini ister.
Santiago falcının yanından ayrıldıktan sonra meydanda bir köşeye oturur ve elindeki kitabını okumaya başlar. Bu esnada yanına yaşlı bir adam gelir. Santiago ile sohbet etmeye başlar. Yaşlı adam kendisin Şalem kralı olduğunu söyler. Santiago ilk başta inanmaz ama bir süre sonra yaşlı adam bilgece sözler söylemeye başlar ve elbisesinin altındaki mücevherlerle süslü zırhını gösterir. Santiago’ya insanların kişisel menkıbelerinden bahseder. Ve ondan kendi kişisel menkıbesinin peşinden gitmesini ister. Zırhından kopardığı iki taş parçası verir Santiago’ya. Bunlardan birinin adı Urim diğerinin adı Tummim’dir.
Böylece Santiago, koyunlarının hepsini satar ve bir gemiye atlayarak Mağrip limanlarına varır. Burada henüz bir gün geçmemiştir ki, parasını çaldırır. Meydandaki çarşının ortasında yatar geceleyin. Sabah uyandığında billuriye satan bir dükkana gider ve orada yiyecek verilmesi karşılığı billuriyeleri temizleyeceğini söyler. Dükkan neredeyse hiç müşterisi olmayan eski bir dükkandır. Santiago billuriyeleri özenle parlatır ve güzelce dizer raflara. Bir süre sonra dükkan çok iyi işlemeye başlar. Billuriyeci de Santiago’ya iyi para verir. Aradan aylar geçer ve Santiago sattığı koyunlarını geri alabilecek kadar para kazanır.
Ama o kendi kişisel menkıbesini yaşamadan geri dönmeye niyetli değildir. Ne olursa olsun piramitlere gitmeye ve hazineyi bulmaya kararlıdır. O taraflara doğru yola alan bir kervan bulur ve o kervana dahil olur. Kervan günlerce yol aldıktan çöldeki bir vahaya denk gelir. Çölde yaşayan kabileler arasında savaş olduğu için yollar güvenli değildir. Bu yüzden bir süre vahada kalmaları gerekmektedir. Santiago vahada Fatima isimli bir kız görür ve ona aşık olur. Vahada gayet mutludur. Ancak bir müddet sonra Simyacı ile karşılaşır.
Simyacı, Santiago’ya yaşı kralın söylediklerini hatırlatır ve kendi kişisel menkıbesini tamamlamasını tavsiye eder. Santiago ve Simyacı böylece yola devam etmek üzere vahadan ayrılırlar. Yanlarına iki at alırlar ve yeniden çölde yola koyulurlar. Simyacı yolculuk esnasında Santiago’ya birçok şey öğretir. Bunların en önemlisi de evren dilini anlamak ve konuşmaktır. Uzun zaman sonra piramitlere yaklaşırlar. Simyacı artık Santiago’nun kendi başına piramitlere gitmesi gerektiğini söyler ve ayrılır oradan.
Santiago piramitlerin yanına gelir, ancak nereyi kazacağını bilmez. Bu esnada gözünden yaş damlar ve Santiago bunun bir işaret olduğunu düşünerek gözyaşlarının düştüğü yeri kazmaya başlar. Bir müddet sonra iki kişi gelir. Onun hazine aradığını öğrenirler ve Santiago’ya kazmaya devam etmesini söylerler. Santiago saatlerce kazar ama hazine çıkmaz. Bunun üzerine adamalar, Santiago’yu öldüresiye döverler. Adamlardan bir tanesi, bir rüya gördüğünü rüyasında hazineye ulaştığını söyler. Rüyaya göre hazinenin olduğu yer, Santiagonun çobanlık yaparken geceleri yatmak için kullandığı eski yıkık barakadır.
Santiago durumu anlar ve geldiği yere geri döner. Barakadaki ağacın altını kazmaya başlar. Bir müddet kazdıktan sonra hazineyi bulur.
Paulo Coelho Simyacı Sözleri
– Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Çünkü insanlar hazineye inanmazlar.
– Kim ve ne olursa olsun, yeryüzünde her insan başrol oynar.
– Kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimse neye ihtiyacı varsa hepsini bilir.
– Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar, başarısızlığa uğrama korkusu.
– Yürek, sadece kendi kişisel menkıbesini yaşayanlara yardım eder.
Güzel bir anlatım olmuş teşekkürler ?